Thursday, July 1, 2010

RFF: Random Facts File

Bugün belirli bir konudan bahsetmek istemiyorum, aklımda 2 şey var. Mutlusel'in evde olmamasını fırsat bilerek size bir konuda ılmak istiyorum. Eminim ki Mutlusel diye birinin olmadığını sananlar var içinizde, çünkü sürekli benim bloglarımı okuyorsunuz. MUTLUSEL VAR. Belki de onun çok meşgul bir insan olduğunu düşünüyorsunuz, o yüzden yazacak fırsat bulamıyor, veya unutuyor olabilir. İşte şimdi gerçekleri açıklama zamanı. Mutlusel, benim gibi akıcı ve komik blog yazamayacağını düşündüğü için yazamıyor arkadaşlar... Bunu bana kendisi söyledi, kendimi beğenmişlik falan yapmıyorum. Üstelik bilgisayarında yarım bırakılmış bir çok blog gördüğümü de eklemem gerek. Çok kasmış ama sonunu etkileyici bitiremediği için yayınlamaktan korkmuş, altından kalkabilir miyim acaba diye soğuk terler dökmüş. Ondan sonra da, o meşgul biri gibi görünürken ben boş gezenin boş kalfası gibi her gün blog yazıyorum. İşte artık evimizin hiç konuşulmayan ama herkesin bildiği sırrını siz de öğrendiniz.

Gelelim ikinci konumuza. Bugün msn'den Ece adlı arkadaşımız bir ricada bulundu. Kendisinin uzun süredir blogumuzun gerçek bir takipçisi olduğunu biliyorduk zaten. Daha önceki yazılarımdan birinde geçen ''yazıklar köşesi'' teriminin anlamını sordu. Gerçi yazıklar köşesi diyeceğine ''ziyanlar köşesi'' dedi, o ayrı. Olsun.
Yazıklar köşesinin ilk temelleri geçtiğimiz ekim ayında atıldı. Yine her yazımızda lafı eksik olmayan komşularımızın bunda etkisi büyük... Kapının önüne biz alalım diye çöp biriktirmelerin yeni başladığı dönemdeydik... Sehpamsı, ne olduğu bugün bile anlaşılmayan bir şey bıraktılar önce, bir de sanırım üstüne koyalım diye bir fil biblosu. Geçtiğimiz aylara kadar evdeki en lüks şey o fil biblosuydu. Sonra günlerden bir gün, Mutlusel yolda oyuncak satan bir adamdan sırf çok acıdığı için zıplayan bir kanguru oyuncağı almış. (Acıdığı şey adam değil, kanguru.) Bizim böyle saçma sapan şeylere içimizin parçalanması gibi lanet bir huyumuz olduğundan, yüreğimizi dağlayan ve bakıp bakıp '' yazıııık'' dediğimiz her şeyi bu fil biblosunun sağına, soluna, arkasına, önüne, üstüne, hortumuna ve hatta dişlerinin arasına sıkıştırmaya başladık. İşte yazıklar köşesinin hikayesi budur... Biraz melankolik olalım, biraz ağlamaya ihtiyacımız olsun, hemen kafamızı sağa çeviririz ve çilekeş dostlarımızı dertlerimizi paylaşmak üzere orada hazır buluruz...

Şimdilik veda etmek zorundayım sevgili dostlar, çünkü annemin geçen sene 5tl'ye aldığı KAWAİ -olmayabilir, salladım- marka anteninin resim koyma bölümüne, mutlusel'in saçma sapan bir resmini koymak üzere harekete geçmek üzereyim. ''Resim denmez, fotograf denir!'' diye bana sitem ediyor olabilirsiniz, yok; bu tür antenin içine geçmeli şeylere fotograf değil, resim diyoruz.

9 comments:

  1. mutlusel seninle taşşak geçmiş.

    ReplyDelete
  2. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  3. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  4. Alttaki insani yorumunu okuyunca üzüldüm, o yüzden daha önceki şiddet unsurları ve küfür içeren yorumlarımı sildim. Kim olduğunu açıklarsan kimi gereksiz yorumlarına tahammül edebilir, hatta onlara gülebilirim. Zaten sevmediğim biriysen bizim eve gelme. Ama sevdiğim biriysen kalbini kırarım diye korktum az önce. Pipili taşaklı yorum yapma, efendi gibi sil yorumunu şimdi.TERBİYESİZ MİSİN.

    ReplyDelete
  5. kim olabilirim sayın acar zaten üç tane takipçin varmış. birbirimizi kandırmayalım.

    neyse, kim olduğumun önemi yok bence. zira küfürlü konuşmanın terbiyesizlik olduğunu düşünen biri olduğunu bilseydim hiç gelmezdim; özür dilerim.

    öyle düşünmesen bile yanlış gelmişim zaten. sevdiğin biri olsaydım bile tahammül ettiğin bir şey olmak istemezdim.

    yorumu silme konusuna gelince; o yorumu yaptığım için pişman değilim ve silmeyi düşünmüyorum. beğenmiyorsan kendin sil.

    bir de tesbit sıçmak istiyorum: o yorumun seni sinirlendirme sebebi içinde taşşak geçmesi değil. birinin mutlusel'in seninle taşşak geçmiş olduğunu ve/veya aslında akıcı ve komik yazmıyor olduğunu düşünüyor olabileceği fikri seni sinirlendirdi. haberin olsun.

    neyse, daha da gelmem dairebesinmaceralari'na. hoşçakal.

    ReplyDelete
  6. son: gereksiz gördüğün ve tahammül ettiğin hareketler yapan insanlara prim verme. üzülürsün böyle.

    ReplyDelete
  7. sen ne fevri bir insan oldun yahu, sakin ol azcık, eğleniyoruz şurada. ayrıca bizim 3 takipçimiz varmış gibi görünebilir ama aslında bir sürü insan her sabah bilgisayarının başına geçtiğinde acaba daire5'te bugün ne olmuş diye merak ederekten buraya tıklıyor.zoruna mı gitti?

    ayrıca bir daha bana paragraflarla konuşma.

    ReplyDelete
  8. salak adam, akıcı veya komik yazıyorum demedim ki, mutlusel'in öyle düşünmesinden ötürü yazamadığını belirttim, beni delirtme.

    ReplyDelete