Sunday, October 17, 2010

Mutlusel'in Tavanı Çöktü!

Merhaba herkese. Bugün başımıza neler geldi bilemezsiniz. Belki de bir süre sonra daire 5 diye bir yer olmayacak.. ÇÜNKÜ EVİMİZ BAŞIMIZA YIKILIYOR! Kozyatağı'nda 650tl kira vererek oturduğumuz için sevinirken, bunun nedenini yavaş yavaş anlamaya başladık. Hazır mısnız..Mutlusel'in tavanı çöktü!!! Biz de şaşkınız... Geçen sene Mutlusel'in tavanında su akmaya başladı yağmurla birlikte. Tavandaki sıvalar yavaş yavaş kar gibi yağmaya başladı. Ev sahibi Kemal amca, bu sorunun çözümü olarak tavanı alçıyla kaplamayı uygun gördü, bunu yaparken de tavanda kocaman bir delik açtı ve bundan sanki çok normal bir şeymiş gibi, hiç bahsetmedi. Kemal amca, arkasından bolca sövebildiğimiz fakat yüzüne hiçbir şey söylemediğimiz bir insan. Bunun nedeni de kendisinin 150 yaşında olması ve hiçbir resmi işi olmamasına karşın gece gündüz, yaz kış takım elbiseyle gezmesi. (Bkz: Yazık ) İşte Kemal amcanın papyonuna alçı damlata damlata gerçekleştirdiği bu tadilat, meyvelerini bugün verdi ve Mutlusel'in tavanı çöktü. Şu anda üst komşunun tavanın çöktüğü noktada dolaşmasıyla bizim eve düşmesi an meselesi olabilir. Kendisini pek sevmediğimizden ötürü, bu çok da memnun olduğumuz bir durum sayılmaz. Gelin birlik olalım ve şu tavanı yaptıralım, yoksa daire 5 tarihe karışacak. Bizi ne kadar sevdiğinizi biliyoruz.

Wednesday, October 6, 2010

Göbek. İşte bütün mesele bu.

Merhaba, uzun süredir yazmıyordum. Size Kilyos'ta gerçekleştirdiğimiz Oily People'dan bahsedecektim, fakat önce insanların elindeki malzemelerin bitmesini istedim. Ne konuda mı? Benim göbeğim konusunda tabi ki. Şimdi şöyle efendim.. Geçenlerde Kilyos'a gittik ve önceden getirdiğimiz pekmez, kakao vs gibi malzemelerle çamur benzeri bir şey hazırlayıp, bunu tüm vücudumuza sürdük. Sonra da fotoğraf çekimi oldu. (Bir benzeri için tıklayınız: http://www.greenpeace.org/turkey/assets/graphics/yeni-zelanda-petrol-protesto )
Buradaki amaç, Karadeniz'deki petrol arama çalışmalarına dikkat çekmekti, fakat herkesin dikkati benim göbeğimde toplandı. Daha önceden seçilen kıyafetler vardı, herkese siyah bir tşört verildi. Ohh, göbeğimi açmak zorunda kalmayacağım diye düşünürken, birden şu cümleyle irkildim :'' Aslında tşörtlerin göbek kısımlarını kesebiliriz!'' NEDEN YAHU? Neyse, tahmin edilebileceği gibi, bu cümleden sonra göbek kısımları kesildi, bikiniler ortaya çıktı, donlar fırladı.
Ertesi hafta ofisten Özay beni aradı ve fotoğraflardaki tesettürlü hanımın kim olduğunu sordu. Bu da yetmezmiş gibi uzun süre alay konusu oldum, yok haşemalı, yok görüşlerine saygımız sonsuz, yok fotoğrafların kabul edilmedi falan. Üstüne üstlük, Cengizhan beni teselli etmek için yukarıda verdiğim linki yollayarak, ''boşver, onlarda da göbekli adam var, bak'' dedi. Göbekli adam dediği 15000 kilo falan sanırım.
Ben bu göbek sorununu yazın Burgazada'da çözmüştüm oysa. Kalabalık olarak gittiğimiz sahilde ''Benim göbeğim var'' diye bir anons yapmıştım herkese, birkaç kişi kafasını kaldırıp anlamsızca suratıma baktıktan sonra, bu yükten kurtulduğumu düşünmüştüm. Fakat olmamış, başaramamışım.
Sonuç olarak, etkinliğimizde vermek istediğimiz mesaj, Özay yüzünden milyonlara ulaşamamış bulunmaktadır, çabamızın önü kesilmiştir. GPI'a selamlar.