Thursday, September 2, 2010

Sütlü Nuri

Merhaba, bir önceki yazıyı okuduysanız, Mutlusel'in tadilat sonrası atılacak birkaç eşyası olduğunu biliyorsunuzdur. İşte o eşyaları alması için bir spotçuyu aradığımı söylemiştim, ona beni Nuri'nin yönlendirdiğini ve eşyalarımızı almasını istediğimi belirttim. Daha sonra arayan bir adam, aslında Nuri'nin beni ona yönlendirmek istediğini fakat benim görüştüğüm kişinin kardeşi olduğunu belirtti. Sonra da ''yarın Nuri'nin evinde buluşalım'' dedi. ''Nereden bahsettiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok'' dedim, zira Nuri'yi tanıma, onun evini bilme ve oraya gitme imkanımın bulunma gibi olasılıklara hayatımda yer olamazdı. Biraz ürkerek telefonu kapatıp çantama koydum. Kimdi bu Nuri.. Bizden ne istiyordu.. Evi yerden ısıtmalı mıydı, yazın rutubet alır mıydı.. Korkarım bu sorular hiçbir zaman cevaplanmayacak.
Bunun yanı sıra, Nuri'nin adamının almayacağı kesinleşen birkaç eşya kapının önünde duruyor.Yan komşu blogu takip ediyor olsa gerek, ne bize bir eşya bırakıyor artık, ne de bize sahip çıkıyor. Aksine bize düşman kesilmiş durumda. Önce her hafta başı toplanan ambalaj atıklarımızı saatinde çıkarmadığımız için azar işittik kendilerinden, şimdi de kapının önündeki bahsi geçen eşyaları her gün birer cm olmak üzere bize doğru ittiriyorlar. Bunları ya atın, ya da eve sokun der gibi. Belki de ''bizim verdiğimiz eşyalarla zengin oldular, şimdi de biz alalım diye kapıya eşya bırakıyorlar'' diye düşünmüşlerdir.Öyle bir niyetimiz yoktu oysa.

No comments:

Post a Comment