Thursday, August 19, 2010

'Sıcak' üzerine bir nefret yazısı

Şu sıralar, geçtiğimiz aylarda Ankara'dan İstanbul'a gelip bende kalmış olan kuzenim için ne kadar gereksizce üzüldüğümü düşünüyorum. O gelmeden önce havalar gayet iyiyken, o geldiği anda yağmur başlamıştı ve o gidene kadar da dinmemişti. İşte bu iğrenç havalardan her bunaldığımda aklıma o 3 gün geliyor, keşke o günlere dönebilsek. Domuz gibi terlemezdik.
Sıcaktan nefret ediyorum arkadaşlar, hem de baya nefret ediyorum; öyle böyle değil. Bunu şu an çok sıcak olduğu için söylemiyorum. Kışın hep yaz gelecek korkusuyla yaşadığım gibi, ilkbaharı da yazın habercisi olduğundan hiç sevmem. Havalar azcık ısınmaya başlasın, içime bir korku dolar.İşte ben yazdan böyle nefret ederim. Denize gireyim, kumlarda yuvarlanayım, güneşte esmerleşeyim gibisinden isteklerim de olmadığından, yaz benim için daha da büyük bir eziyet olup çıkıyor anlayacağınız.
Daire 5'te yazlar çok fena geçecek gibi.Ne sıcağı olduğu belli değil, dışarısı bu kadar sıcak değil örneğin. Geceleri uyumak imkansız, vantilatöre kıçınızı dayamaya kadar gidiyor bu eziyetin sonuçları. Vantilatörün karşısına geçip saçma hareketler yapmak sadece kıçınızı oraya çevirmek değildir elbette, koltukaltlarımızı, ensemizi, hatta dilimizi bile ritmik hareketler eşliğinde serinletiyoruz bu yöntemle. Gece uyuyamadığımız için facebook'u piksellerine ayırarak inceliyoruz oturma odasında. Günde 10 kez duşa giriyoruz ama çıktığımız anda kuruyoruz tabi ki. Buna hangi şampuan, hangi sabun, hangi su dayanır? Üstünüzden çıkaracak herhangi bir kumaş parçası kalmadığından derimizi yüzmek istiyoruz. Uyumamız da çok canice oluyor haliyle, artık daha fazla terimizle uğraşamayacağımızı anlıyoruz, yani vücudumuz anlıyor, daha fazla facebooku inceleyemiyor gözlerimiz, daha fazla vantilatörün dibine dibine kaykılamıyor kaslarımız, göz kapaklarımız bile terden yapış yapış olmuş oluyor ve beynimiz hata verip baygınlık geçirircesine uyuyakalıyoruz. Bu uyuyakalış hali, taşın üstünde, pencere kenarındaki masada, koltuğun kenarında olabilir. Ben genelde bacaklarım koltuğun kolçağından sarkar halde uyuyakalıyorum, minderleri üst üste koyup başımın altına yastık niyetine koyuyorum ve ağzımı açık buluyorum uyandığımda. İşin kötüsü uyanmamız da sıcaklardan dolayı oluyor sanırsam. İyi terlemeler...

2 comments:

  1. Mutu, 'de' ekini doğru yazmayı öğrendiğin gün sabahın 5'inde yazacak.

    ReplyDelete