Monday, April 30, 2012

home sweet home!

Selam. Geçenlerde ‘’çok yorgunum, çok gezdim’’ diye şikayet eden birine baya sinir olduğumu hatırlıyorum; gezmekten de yorgun düşülür müymüş be demiştim. Ama oluyormuş dostlar. Şimdi nerede ne yaptım tek tek anlatamiciim ki zaten yeterince başınızı şişireceğimi düşünüyorum zamanı gelince. Çok güzel şeyler gördüm, çok güzel insanlarla konuştum; hepsi deliydi. ''Benim ilgimi çeken insanlar deli olanlardır..'' Neyse, hiçbirini unutmamak için de hep yazdım, fotoğraflarını çektim. Ama yorgunluktan ölüp geberseniz de yetmiyor ki dostlar, dünya hiç de küçük değil; çok büyük ve çok güzel! Dinlenecek bir sürü hikaye var, hatta öyle ki bazen hiçbir yere gitmeseniz de dünya size geliyor. Ama evi çok özledim, çok yakında evim dediğim her şeyi öpüp koklayacağım için çok mutluyum! Her şeyin bir bedeli var tabi; önce evime kavuşmak için bir şekilde yaklaşık 40 kiloluk ve geldiğimden beri hiç açma ihtiyacı duymadığım, boşu boşuna ülkeler arası seyahat ettirdiğim valizimi buraaalardan oraaalara getirmem gerekiyor.  Son olarak, bu nasıl Erasmus'tu, valla biz de anlamadık.


''Benim ilgimi çeken insanlar deli olanlardır. Yaşamak için deli olan, konuşmak için deli olan, her şeye aynı anda ihtiras duyan, hiçbir zaman esnemeyen ya da sıradan bir şey söylemeyen. Ama gece boyunca maytaplar gibi yanan, yanan, yanan.''

No comments:

Post a Comment